19 Ocak 2013 Cumartesi

10 SAATTE BAŞKENT SANTİAGO


Sabah hostelde kahvaltı dahil olduğu için,kahvaltımı yaptım ve 9:30 gibi kendimi sokaklara attım.Öncelikle şehrin göbeğinde ki Santa Lucia tepesine çıktım.Tepesinde bir seyir yerinin olduğu kaleden bozma bir park.O kocaman binaların arasında sanki kaybolmuş gibi.Olsun yinede yeşillikler arasında ve güneş henüz yükselmeden biraz keyfini çıkardım.Oradan birkaç blok yürüdüm ve Mopocho nehrini geçtikten sonra , şehrin en büyük açık hava parkı olan San Cristopal tepesine vardım.Aslında bunun tepesine teleferik var ama bugün şansıma bakım günüymüş, o yüzden çalışmıyor.Neyse ring seferi yapan otobüse binerek 20dk. tırmandıktan sonra zirveye vardık.Tabii zirvede kocaman bir Virgin heykeli kollarını açmış beni bekliyordu.Çok güzel bir seyir parkı yapmışlar,tepenin etrafında 360 derece dönerek her açıdan ve yukarıdan şehrin panaromik görüntüsüne sahip olabiliyorsun.Kapıdan aldığım harita sayesinde yürüyüş yollarından birini seçerek, 2 saat kadar ağaçların arasından yürüdüm.Çoğu insan ya koşuyor, ya da bisiklete biniyordu.Daha sonra ana yola çıkarak, otobüsle çıktığımız yolu yürüyerek 45dk. da indim.Girişte gözüme çarpan hayvanat bahçesini de görmeden gitmek istemedim ve bir saat içinde de hayvanat bahçesini gezdim.Ama zavallı hayvancıklar sıcaktan bunalmış vaziyette kendilerini bir gölgeye atmış uyukluyorlardı.En çok kocaman büyük bir kafes içinde kuşların olduğu bölüm dikkatimi çekti.Sende içeriye girebiliyor ve kuşlarla birlikte vakit geçirebiliyordun.Hayvanat bahçesi çıkışında soğuk bir bardak Mate con Hoesillos’u hak etmiştim.Daha sonra karnım acıktığı için merkez pazarın üst katında bulunan yerel lokantalardan birinde öğlen yemeğimi yedim.Arkasından da koca bir bardak dolusu taze çilek suyunu götürmüşüm.3 km. uzaklıktaki son gezme yerim olan şehrin mezarlığına doğru yola çıktım.Mezarlıkta gezilir mi demeyin,Lonely Planet mutlaka görün diyor.Gerçekten mezarlık değil, mezar evlerin oluşturduğu bir şehir adeta.Sokakları, caddeleri var ve her mezarın kendine has bir mimari yapısı mevcut.Yemyeşil ve çiçekler içinde bir yer.Görünce insanın ölesi geliyor sanki.Saat 18:00 gibi oradan çıktım ve yürüyerek dünkü Plaza Armas’a gittim.Bu arada şansıma Santiago Diş Hekimliği fakültesinin önünden geçtim,tabii nede olsa meslektaşlarım onlar.Merkez yine dünkü kalabalığından bir şey kaybetmemiş,aynen devam.Biraz orada soluklandıktan sonra ayaklarımın ağrısını hissedince, saat 20:00 gibi hostelimin yolunu tuttum.Yarın sevgili kardeşim Erkan geliyor.Sabah 9:00 gibi gidip onu havaalanında karşılayacağım ve kısmetse beraber bir hafta Güney Şili’de dolaşacağız.Onunla öncelikle, buraya 2 saat mesafede ki sahil kasabası Valparaiso’ya gideceğiz.Bir düşündüm de kardeşimle baş başa paylaşacağımız ilk tatil.Nereye kısmetmiş, bakarmısınız!!!!!!!

Not:Bir şekilde bloguma resim yükleyemiyorum.Tembellik yaptığımı sanmayın….

                                                         18/1/2013 Cuma

 

Hiç yorum yok: