2 Ocak 2013 Çarşamba

COPACABANA-TİTİCACA GÖLÜ


6 saat sonra yani sabaha karşı 5:00 gibi Peru’nun son kasabası Panu’ya vardık.Sınırı geçeceklerin burada otobüs değiştirmesi gerekiyormuş, bu nedenle sırt çantalarını alıp otogarda 2 saat kadar bekledik.Ben de bu arada klasik kahvaltımı yaptım.Saat 7:30 da sınırı geçeceğimiz otobüsle Copacopana’ya hareket ettik.Sınır yakın olduğu için 1 saat sonra Peru’dan çıkış damgamızı vurdurup,100m. İlerdeki Bolivya sınır kapısından da giriş yaptık.Tekrar otobüslere binerek saat 10:00 gibi Copacabana’ya vardık.Burası Titicaca  gölünün hemen kıyısında, küçük bir kasaba.Kendime bir hostel bulmak için yola koyuldum, ancak yılbaşı nedeni ile her yer doluydu.Etraf turist kaynıyordu ve ben tek kişi olduğum için bana oda vermek istemiyorlardı.Epeyce bir arandıktan sonra çok kötü bir hostelde ufak ve oldukça viran bir oda bulabildim, buna da şükür.Eşyalarımı odaya bıraktım ve karnım çok acıktığı için bir lokanta arandım.Ama öncelikle burada hiç ATM olmadığı için bir kambiyocu da hem Peru paralarımdan kurtuldum, hem de biraz dolar karşılığı Bolivya parası olan Bolivianos sahibi oldum.1 Dolar=6.80 Bolivianos.Bu sefer şansım yaver gitti, şirin bir vegeteryan lokantasında karnımı doyurdum ve kendime geldim.Hem kasabayı keşfetmek için, hem de yarın gideceğim Güneş adasına (isla del sol)kalkan motorlar hakkında bilgi almak için sahile indim.Hem Pazar hem de hava güneşli olduğu için sahil çok kalabalıktı.Bir kenarda balık lokantaları(bunlar Turcha diyor), deniz kenarında ise deniz bisikletleri ve kano kiralayanlar vardı.Kimileri de kendini kumsala bırakmış güneşleniyorlardı.Ben de hem yol yorgunu hem güneşe hasret birisi olarak sahilde epeyce vakit geçirdim ve dinlendim.Akşamüstü çok yakın olan ve 45 dk. çıkılan seyir tepesine çıkıp güneşin batışını seyretmek istedim ancak tam o saatte gökyüzünü bulutlar sardı. Fakat yine de manzara görülmeye değerdi. Şansıma birde orada gün batımı sırasında yaptıkları  bir yöresel ritüele tanık oldum.Tıpkı bizde ki gibi yeni evliler, evleri ve arabaları olsun diye bir ev ve bir araba maketini renkli paket sarmakta kullanılan şeritlerle sarıyorlar, daha sonra herhalde fakirlikten olsa gerek şampanya yerine bira köpükleri ile kendilerini ve maketleri ıslatıyorlardı.Maketlerin üstüne bir takım renkli ama özel sıvılar dökerek dualar ediyor en sonunda ise biz de ki gibi çatapatlar gibi bir şeyleri patlatarak töreni sonlandırıyorlardı.Bütün bunlar benim için değişik bir görüntü oldu.Hava kararmasına yakın oradan inerek kasabanın marketinde yerel bir şeyler tıkındım ve hostele giderek erkenden yattım.Zira yorulmuşum, sabahta 8 de kalkarak sahile inip adaya gidecek motorlar için bilet almam gerekecek.Şaka bir yana yarın 2012’nin son günü ve ben yılbaşına bir adada gireceğim.

                                                              30/12/2012 Pazar


 

1 yorum:

Cem dedi ki...

Tropik meyvalar olmasa tam Karadeniz ve mutahitleri :-)