6 saat sonra yani sabaha karşı 5:00 gibi Peru’nun son
kasabası Panu’ya vardık.Sınırı geçeceklerin burada otobüs değiştirmesi
gerekiyormuş, bu nedenle sırt çantalarını alıp otogarda 2 saat kadar
bekledik.Ben de bu arada klasik kahvaltımı yaptım.Saat 7:30 da sınırı
geçeceğimiz otobüsle Copacopana’ya hareket ettik.Sınır yakın olduğu için 1 saat
sonra Peru’dan çıkış damgamızı vurdurup,100m. İlerdeki Bolivya sınır kapısından
da giriş yaptık.Tekrar otobüslere binerek saat 10:00 gibi Copacabana’ya
vardık.Burası Titicaca gölünün hemen
kıyısında, küçük bir kasaba.Kendime bir hostel bulmak için yola koyuldum, ancak
yılbaşı nedeni ile her yer doluydu.Etraf turist kaynıyordu ve ben tek kişi olduğum
için bana oda vermek istemiyorlardı.Epeyce bir arandıktan sonra çok kötü bir
hostelde ufak ve oldukça viran bir oda bulabildim, buna da şükür.Eşyalarımı
odaya bıraktım ve karnım çok acıktığı için bir lokanta arandım.Ama öncelikle
burada hiç ATM olmadığı için bir kambiyocu da hem Peru paralarımdan kurtuldum,
hem de biraz dolar karşılığı Bolivya parası olan Bolivianos sahibi oldum.1
Dolar=6.80 Bolivianos.Bu sefer şansım yaver gitti, şirin bir vegeteryan
lokantasında karnımı doyurdum ve kendime geldim.Hem kasabayı keşfetmek için,
hem de yarın gideceğim Güneş adasına (isla del sol)kalkan motorlar hakkında
bilgi almak için sahile indim.Hem Pazar hem de hava güneşli olduğu için sahil
çok kalabalıktı.Bir kenarda balık lokantaları(bunlar Turcha diyor), deniz
kenarında ise deniz bisikletleri ve kano kiralayanlar vardı.Kimileri de kendini
kumsala bırakmış güneşleniyorlardı.Ben de hem yol yorgunu hem güneşe hasret
birisi olarak sahilde epeyce vakit geçirdim ve dinlendim.Akşamüstü çok yakın
olan ve 45 dk. çıkılan seyir tepesine çıkıp güneşin batışını seyretmek istedim
ancak tam o saatte gökyüzünü bulutlar sardı. Fakat yine de manzara görülmeye
değerdi. Şansıma birde orada gün batımı sırasında yaptıkları bir yöresel ritüele tanık oldum.Tıpkı bizde
ki gibi yeni evliler, evleri ve arabaları olsun diye bir ev ve bir araba
maketini renkli paket sarmakta kullanılan şeritlerle sarıyorlar, daha sonra
herhalde fakirlikten olsa gerek şampanya yerine bira köpükleri ile kendilerini
ve maketleri ıslatıyorlardı.Maketlerin üstüne bir takım renkli ama özel sıvılar
dökerek dualar ediyor en sonunda ise biz de ki gibi çatapatlar gibi bir şeyleri
patlatarak töreni sonlandırıyorlardı.Bütün bunlar benim için değişik bir
görüntü oldu.Hava kararmasına yakın oradan inerek kasabanın marketinde yerel
bir şeyler tıkındım ve hostele giderek erkenden yattım.Zira yorulmuşum, sabahta
8 de kalkarak sahile inip adaya gidecek motorlar için bilet almam gerekecek.Şaka
bir yana yarın 2012’nin son günü ve ben yılbaşına bir adada gireceğim.
1 yorum:
Tropik meyvalar olmasa tam Karadeniz ve mutahitleri :-)
Yorum Gönder