Sabah 7:30 da çıktım ve yakınlardan kalkan havaalanı
otobüsüne binerek, saat 8:30 da Santiago havaalanında kardeşimi karşılamak
üzere hazırdım.Erkan(kardeşim olur) saat 9:30 gibi kapıda gözüktü.Sarılma ve
öpüşme faslının arkasından,şehre giden otobüslerden birine binerek otobüs
terminalinde indik.Çocuğa nefes bile aldırmadan Valparaiso otobüsüne bilet
aldık.Ancak hafta sonu olduğu için o tarafa giden çok kalabalık bir insan
kitlesi vardı.Saat 11:45 ‘e ancak bilet bulduk ve hemen aldık.Otobüsün kalkma
saatine kadar otogarda biraz daha hasret giderdik.Saat 13:30 gibi Valaparaiso
otogarına indik.Hostellerin olduğu bölge, yakın olduğu için yürüyerek gitmeye
karar verdik(Erkanı’da kendime uydurdum.).Erkan dolarlarını bozduracağı bir
kambiyo ararken bende bir ATM’den biraz para çekmek istedim ama çoğu ATM ya
bozuk yada para yoktu.Bu para işleri için epeyce vakit kaybettik.Ancak yolda
rastladığımız bir Mate con Huasillos’çudan ona bir bardak şeftali hoşafı
ısmarladım ve böylece onu da Şili’nin bu
milli içeceği ile tanıştırmış oldum.Aradığımız hostelde yer olmadığı için , bir
başka hostel ararken bir bayan bizi kendi hostelinde kalmaya ikna etti.Casa
Vajtas Hostel’de temiz, güzel ve kendi banyosu olan iki kişilik bir odada kaldık.Zaten
bir gece yatacaktık.Zira otogarda belki bilet bulunmaz diye Pazar akşamı saat
21:00 için Pucon’a biletimizi almıştık bile.Valparaiso deniz kenarında biraz
bohem tarzında, rengarenk evleri olan, Santiago’nun 120 km.batısında bir sahil
kasabası.Ancak sahil bandı çok dar ve hemen arkasında yüksek tepeler var.Bu
nedenle sahille tepeler arasında 10 kadar asansör çalışıyor.Bu asansörler çok
eski,1883-1916 yılları arasında yapılmışlar ancak hala çalışıyorlar.Erkanla bu
tepelerden birinde bulunan (Cerro Alegre) hostelimize sırt çantalarımızı
bırakarak kasabanın dar sokaklarına daldık.Öncelikle sahile indik ve rıhtımda
biraz dolaştık.Daha sonra bu antika asansörlerden birine binerek bir seyir
tepesine çıktık.Biraz manzara fotoğrafları çektik, dar sokaklarda renkli
evlerin arasına saklanmış olan sanat evlerini gezdik.Akşama doğru hem karnımız
acıktı hem de Erkan yol yorgunu olduğu için hostele yakın bir restorantta deniz
mahsulleri, salata ve en meşhur içkileri Pisco sour’dan oluşan yemeğimizi
yedik.Hostele dönerek duşlarımızı aldık ve şu anda zavallı Erkan çoktan uyumuş
durumda.Yarın kahvaltı sonrası biraz daha keşif gezisi yapacağız ve ünlü şair Pablo
Neruda’nın burada bulunan evine bir ziyarette bulunacağız.
19/1/2013
Cumartesi
2 yorum:
Aylin der ki:
Gozunuz aydin, sag salim bulustunuz, iyi gezmeler...armagan abi arada yazdiklarinizi babama da okuyorum, onun da cok hosuna gidiyor, haritadan nerede oldugunuz takip ediyor, onun da size cok selamlari var...
Merhabalar, artık resimlerde bizden birileri de oluyor, çok güzel. Bu gezinin tadını bol bol çıkarınız. Erkan, Arminin resimlerini getirmeni bekliyoruz.
Şerife
Yorum Gönder