13 Ocak 2013 Pazar

TARABUCO PAZARI


Otobüslerin kalkış yerini bulmam gerektiği için biraz erken kalktım.7:15’te küçük sırt çantamı alıp düştüm yollara.Sora sora saat 8:00 gibi buldum Tarabuco otobüslerinin kalkış yerini ve hemen biniverdim.Benden başka turist yoktu otobüste,ben halka karışmak diye buna derim.Çocuğunu emzirenler,pazara satmaya mal götürenler ve birde ben.Tur almış olsaydım,bu kadar yerel insanlarla bir arada olamayacaktım.Otobüs 8:15 gibi doldu ve kalktık.Tarabuco, Sucre’nin 65km. güneydoğusunda küçük bir kasaba.Ama yol 2 saat sürdü ve 10:00’da kasabaya vardık.Herhalde ilk gelen turist ben olmalıydım, fakat civar kasabalardan yerel halk çoktan alışverişe başlamıştı bile.Ben kahvaltımı etmediğim için kasabanın sabit pazarında yaşlı bir teyzenin tezgahında kahve, pita ekmeği ile biraz da peynirden oluşan kahvaltımı edip kendime geldim.Daha sonra biraz sabit pazarda satılan mallara baktım.Aynı bizim köylü pazarı gibi soğan,patates,domates,biber,bakla,bezelye,peyni,tereyağ gibi şeyler satıyorlardı.Daha sonra sokak aralarına ve meydana yayılmış olan tezgahları gezmeye başladım.Benim tahmin ettiğimden daha küçük bir pazarla karşılaştım.Daha çok kendileri için basit giysiler,eşorfmanlar,piller,yünler ve film cd’leri vardı.Turistler için malları satan 20-30 tezgah vardı.Buranın ürünü daha çok panço ve kilim gibi şeylerdi.Diğerleri başka şehirlerden getirdikleri yün bere ve çorap gibi şeyleri satıyordu.Yine de kalabalık arasında bende tezgahlara bakındım.Bu arada çuvallarla koka yaprağı satan tezgahlarda bayağı bir kalabalık vardı.Kalitesine göre ayrı çuvallarda satılıyordu, burada bilhassa bütün erkeklerin yanaklarında kocaman bir şişkinlik var.Zira çiğnedikleri koka yaprağını üst çenelerinde yanakları ile dişleri arasında tutuyorlar.Hem yükseklik hastalığı için hem de çok fazla enerji verdiğini söylüyorlar.Bütün gün güneşin altında aç susuz sadece koka yaprağı çiğneyerek çalışıyorlar.Bende Peru’da Salkantay yürüyüşü sırasında rehberin verdiği koka yaprağını çiğnemiştim ama doğrusu bir farkını göremedim.Biraz alıp getirmeyi düşündüm ama gümrükte başıma bela olur diye vazgeçtim.Hava güneşli ve bayağı sıcaktı, bu nedenle pazarı turlayıp saat 13:00 gibi dönüş minibüsüne bindim,yine halkımla beraber.Aynı yoldan Sucre’ye döndük ve ben hazır güneşi bulmuşken hostele gidip, biraz çamaşır yıkadım ve kurusunlar diye astım.Akşamüstü dün gittiğim ve hoşuma giden Bolivar parkına gidip biraz çimlerin üzerinde etrafı seyrettim.Birden gökyüzünü kara bulutlar kaplayınca acıkmış olan karnımı doyurmak için bir yerler aradım.Ancak Pazar günleri genellikle restoranlar kapalı.Bulduğum açık bir pizzacıdan kendime vegeteryan pizza ısmarladım ve karnımı doyurdum.Bu sırada dolu yağmaya başladı,arkasından da uzun süren bir gök gürültülü yağmur.Kendimi hostele zor attım, ortak mutfaktan biraz sıcak su alarak, güzel bir bardak çay yaptım ve odama çekildim. Biraz gelecek günler için ders çalışmam gerekiyor.Zira Uyuni tuz gölünden Şili’ye geçmeyi düşünüyordum fakat Bolivya’lılar sınırı kapatmışlar ve geçiş yaptırmıyorlarmış.Bu nedenle belki biraz planlarımda değişiklik yapmam gerekecek.Ya da başka bir geçiş yolu bulmam gerekecek.Yarın 3 saatlik bir yolculuk ile dünyanın en yüksek şehri(4070m.)olan Potosi’ye gideceğim ve hiç acelem yok.O nedenle sabah kahvaltımı rahat rahat yapıp 11:00 gibi otobüse binmeyi düşünüyorum.

                                                              6/1/2013   Pazar

Hiç yorum yok: