Sabah 8:00 otobüsüne binebilmek için 7:00 gibi kalktık ve
sırt çantalarımızı topladık.Sabah erken gideceğimiz için Hostelin parasını
akşamdan ödemiştik.Fakat o saatte Pucon gibi turistik bir kasabada kahvaltı
edecek açık bir yer olmadığı için açı açına saat 8:00 de otobüse binmek zorunda
kaldık.Yarım kalan uykumuza otobüste devam ederek saat 14:00 gibi bir başka göl
kenarı kasabası olan Puerto Varasa’a vardık.Burası da 35.000 nüfuslu,bir
zamanlar fazla miktarda Alman göçmenin yerleştiği ve Llanquihue gölünün kenarında
bir tatil kasabası.Yakınlarında Osorno Volkanı’nın yanı sıra 2 tane daha volkan
var.İlk dikkatimizi çeken Pucon kadar turistik olmaması ve birçok yapının Alman
mimarisinden etkilenmiş olmasıydı.Kendimize hostel aramaya başladık, ilk 2
hostelde yer yoktu. İkinci hostelde ki kız bir yerlere telefon ederek bize yer
olan bir hostel bulmamız konusunda yardımcı oldu.Bereket hava bulutlu ve
mesafeler birbirine yakındı.Sonunda Hostel Margouya’da bir yer bulduk.Bu hostelde
bahçe içinde, burada yapılmış eski bir Alman eviydi ve aynı zamanda bir dil
okuluydu.Resepsiyonda ki kız bizim pasaportları görünce bir başka kıza sevinçle
’’ bak sizin oradanlar ‘’diye bağırdı.Bunu duyan yan odada ki, 1 ay kadar önce
burada İngilizce öğretmenliğine başlayan Çanakkale’li,Boğaziçi Üni. İngiliz Edebiyatı
mevzunu,Eda adında bir kız çığlığı patlattı.Karşılıklı şaşkınlık sonrası bize
odalarımızı gösterek, biraz çevre ve burada yapabileceklerimiz konusunda bilgiler
verdi.Bu arada saat 16:00 olmuştu bile.Çantalarımızı bırakarak hemen kasabayı
keşfe çıktık.Öncelikle sahile inerek, yakın bir marketten yiyecek-içecek bir
şeyler aldık.Daha sonra Cerro Philip denen seyir tepesine çıkarak biraz manzara
seyrettik.Hava biraz açıldığı için, Osorno Volkanın gölün karşı kıyısında ki muhteşem görüntüsü,
bizleri büyüledi.Sahilde bir çok insan denize giriyor, kimileri de rüzgar surfü
yapıyordu.Deniz kıyısında sandviçlerimizi yedik ve biraz dinlendik.Kasabanın
sokaklarında biraz dolaştıktan sonra sahilde bir yerde kendimize kahve ısmarlayarak azıcık
daha keyif yaptık. Saat 20:30 gibi hostele geri döndük.Erkan tok olduğu için
ben kendime domatesli yumurta yaparak karnımı doyurdum ve sonrasında bahçede
hostele dönerken marketten aldığımız bir Şili şarabını açarak Eda’nın hayat
öyküsünü dinledik.Daha öncede söylediğim gibi herkesin anlatacak bir hikayesi
var.Saat 23:00 gibi Hostelde çalışan bir başka ABD’li çocuğun yaş günü olduğu
için, bütün çalışanlar ve Eda kasabaya bir pub’a kutlamaya gittiler, biz de
odamıza çıkarak yarın Osorno Volkanı yakınlarında yapacağımız yürüyüş için
biraz dersimize çalıştık.
23/1/2013 Çarşamba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder