24 Ocak 2013 Perşembe

PUERTO VARAS


Sabah 8:00 otobüsüne binebilmek için 7:00 gibi kalktık ve sırt çantalarımızı topladık.Sabah erken gideceğimiz için Hostelin parasını akşamdan ödemiştik.Fakat o saatte Pucon gibi turistik bir kasabada kahvaltı edecek açık bir yer olmadığı için açı açına saat 8:00 de otobüse binmek zorunda kaldık.Yarım kalan uykumuza otobüste devam ederek saat 14:00 gibi bir başka göl kenarı kasabası olan Puerto Varasa’a vardık.Burası da 35.000 nüfuslu,bir zamanlar fazla miktarda Alman göçmenin yerleştiği ve Llanquihue gölünün kenarında bir tatil kasabası.Yakınlarında Osorno Volkanı’nın yanı sıra 2 tane daha volkan var.İlk dikkatimizi çeken Pucon kadar turistik olmaması ve birçok yapının Alman mimarisinden etkilenmiş olmasıydı.Kendimize hostel aramaya başladık, ilk 2 hostelde yer yoktu. İkinci hostelde ki kız bir yerlere telefon ederek bize yer olan bir hostel bulmamız konusunda yardımcı oldu.Bereket hava bulutlu ve mesafeler birbirine yakındı.Sonunda Hostel Margouya’da bir yer bulduk.Bu hostelde bahçe içinde, burada yapılmış eski bir Alman eviydi ve aynı zamanda bir dil okuluydu.Resepsiyonda ki kız bizim pasaportları görünce bir başka kıza sevinçle ’’ bak sizin oradanlar ‘’diye bağırdı.Bunu duyan yan odada ki, 1 ay kadar önce burada İngilizce öğretmenliğine başlayan Çanakkale’li,Boğaziçi Üni. İngiliz Edebiyatı mevzunu,Eda adında bir kız çığlığı patlattı.Karşılıklı şaşkınlık sonrası bize odalarımızı gösterek, biraz çevre ve burada yapabileceklerimiz konusunda bilgiler verdi.Bu arada saat 16:00 olmuştu bile.Çantalarımızı bırakarak hemen kasabayı keşfe çıktık.Öncelikle sahile inerek, yakın bir marketten yiyecek-içecek bir şeyler aldık.Daha sonra Cerro Philip denen seyir tepesine çıkarak biraz manzara seyrettik.Hava biraz açıldığı için, Osorno Volkanın  gölün karşı kıyısında ki muhteşem görüntüsü, bizleri büyüledi.Sahilde bir çok insan denize giriyor, kimileri de rüzgar surfü yapıyordu.Deniz kıyısında sandviçlerimizi yedik ve biraz dinlendik.Kasabanın sokaklarında biraz dolaştıktan sonra sahilde  bir yerde kendimize kahve ısmarlayarak azıcık daha keyif yaptık. Saat 20:30 gibi hostele geri döndük.Erkan tok olduğu için ben kendime domatesli yumurta yaparak karnımı doyurdum ve sonrasında bahçede hostele dönerken marketten aldığımız bir Şili şarabını açarak Eda’nın hayat öyküsünü dinledik.Daha öncede söylediğim gibi herkesin anlatacak bir hikayesi var.Saat 23:00 gibi Hostelde çalışan bir başka ABD’li çocuğun yaş günü olduğu için, bütün çalışanlar ve Eda kasabaya bir pub’a kutlamaya gittiler, biz de odamıza çıkarak yarın Osorno Volkanı yakınlarında yapacağımız yürüyüş için biraz dersimize çalıştık.

                                                                       23/1/2013  Çarşamba
 
 
 

Hiç yorum yok: