13 Ocak 2013 Pazar

UYUNİ


Dün madende ki ördek yürüyüşü bacaklarımı fena halde ağrıtmış,sabah yataktan zor kalktım.9:00 da Uyuni otobüsü olduğunu söylemişlerdi,o nedenle 8:00 gibi kalktım,çantalarımı yüklendim ve Uyuni otobüslerinin kalktığı yere doğru yürüdüm.Küçük şehirlerde otogara yürüyerek gidiyorum.Çünkü hem yakın oluyorlar,hem de uykum açılıyor bu ufak sabah yürüyüşleriyle.Meğer ilk otobüs saat 10:00 daymış.Daha iyi oldu, otogarın karşısında bir yerde, peynirli sandviç ve kahveyle kahvaltımı yaptım.Bu arada bizim o güzel kahvaltılarımızı özlediğimi söyleyeyim.Saat tam 10:00 da otobüs kalktı,ama bu sefer pek külüstür bir otobüse denk geldim.Öyle ki bagajı yok, bu nedenle benim sırt çantam otobüsün üstünde seyahat etmek durumunda kaldı.Manzaralı ve 4 saatlik bir yol olduğunu okumuştum, o nedenle biletimi pencere kenarından aldım.Gerçekten sağlı sollu uçsuz bucaksız bir boşluk.Biraz bizim Konya ovasını andırıyor ama arazi şekilleri ve renkler daha farklı.Ayrıca bizde ki ‘’dikkat ayu çıkabilir’’ levhalarının yerini burada ‘’dikkat Lama çıkabilir’’ levhaları almış.Bomboş arazide çeşitli renklerde yüzlerce Lama koşuşturup duruyorlar, bulabildikleri otları yemeğe çalışıyorlardı.Saat 14:00 gibi çöl ortasında vaha misali Uyuni’ye geldik.3670m. yükseklikte, 20.000 nüfuslu, sadece tuz çölüne yapılan turlarla geçinen bir kasaba.Ortasında bir meydan ve etrafında iki sıra sokak var.Tabii meydana bakan bir hostel de yer buldum ve sırt çantamdan  kurtuldum.Hemen yarın için çölde 2 gece 3 günlük bir tur aranmaya başladım.Fakat hiçbir tur acentesi İngilizce bilmiyor, zor bela son gün Şili’ye geçmek istediğimi filan anlattım.Gerçekten çok kullanılan Şili sınır geçişi kapanmış, ancak biraz yukarıdan dolaşarak ve ekstra ödeyerek yine Şili’de San Pedro de Atacama’ya geçiş mümkünmüş.En sonunda yarın saat 10:30 da başlayacak ve 2 gece 3 gün sürecek bir tura yazıldım.6 kişilik bir tur ve turda benim gibi Şili’ye geçecek 3 kişi daha varmış.Turun son günü bizi Uyuni’ye dönmeden bir yerlerden Şili’ye geçirecekler.Hadi hayırlısı.Bu işleri hallederken karnım çok acıkmış, hemen bir yerde karnımı doyurdum ve aklım başıma geldi.Daha sonra zaten küçük ve toz toprak içindeki bu kasabayı sakin sakin dolaştım.Bütün sokaklarını ve birde meşhur tren garını ziyaret ettim ve fotoğraflar çektim.Her yerde turlar için kullandıkları Toyota Land Cruser’lar var.Her taraf hostel, lokanta ve tur acentesi ile dolu.Ben vardığımda meydanda ki derece 32’yi gösteriyordu, güneş battıktan sonra baktım 12 derece olmuştu.Gece çöl soğuğu beni bekliyor gibi.Hava soğumaya başlayınca sokaklarda kimsecikler kalmadı.Bende hostelime gidip 3 gün fırsat bulamayacağım duşumu alsam ve yol için çantamı hazırlamaya başlasam iyi olacak.Her halde bir daha Şili’den yazarım artık.Şaka bir yana 4.cü ülkemide bitirdim.Geriye en babaları,Şili ve Arjantin kaldı.Zaman dediğin nedir ki, çabucacık geçiveriyor.

                                                               9/1/ 2013 Çarşamba

Hiç yorum yok: