Sabah kalktım ve sırt çantamı yüklenerek, otogarın yolunu
tuttum.Ovalle 3 saat mesafede olduğu için, otogarda bir şeyler yedim ve 9:00
otobüsüne bindim.Yolda doğanın değiştiğini ve daha yeşil bir görüntü aldığını
keşfettim. Üzüm bağları ve narinciye bahçeleri yolun iki tarafında güzel bir
görüntü oluşturuyordu.Bir ara kendimi Çukurova’da zannettim.Saat 12:00
civarında Ovalle’ye vardık.110.000 nüfuslu, küçücük ama şirin bir kasaba.Lonely
Planet’ten bulduğum Roxy Hostelde yer buldum ve hemen yerleştim.Çok eski,
nostaljik bir otel, zamanında çok iyi ve güzel bir yer olsa gerek.Ortasında kocaman
bir avlusu var ve avlusunu limon ağaçları ve ortancalar kaplamış.Avlunun
etrafında basit tek katlı odalar sıralanmış durumda.Hava oldukça sıcak olduğu
için bir duş alıp, biraz çamaşır yıkadım ve güneşten faydalanıp, kurusunlar
diye ağaçlara astım.Sanki hostel boş gibi gözüküyordu, ancak akşamüstü iş için
burada olanlar odaların bir kaçını doldurdu.Daha sonra karnım acıktığı için
yiyecek bir şeyler bulmak umuduyla sebze ve meyve halinin bulunduğu yere
gittim.Gerçekten yolda gördüklerimi doğrularcasına çok zengin bir pazarı vardı.Şeftali,muz,nektarın,ananas,
kavun,karpuz ve daha bir sürü meyve.Karnabahar,ıspanak,taze fasulye, kara
kabak, bal kabağı gibi bir sürü sebze.Biraz şeftali, muz ve meyve kurusu ile
ceviz aldım, zira yollarda atıştırmak için iyi oluyor.Daha sonra bir köşede
insanların uzun bardaklardan bir şeyler içtiklerini görünce tabii dayanamadım.Adı
Mate con Huesillos gibi bir şeydi.Soğuk, bizim üzüm hoşafına benziyor.Yalnız
içinde buğdaytaneleri ve şeftali kurusu gibi bir şeyler var.Onu içince tabii
nerdeyse doydum.Bir büfeden ufak bir peynirli sandviç ile takviye yaparak öğlen
yemeğimi tamamladım.Tam öğlen sıcağı bastırdığı için kendimi kasabanın
ortasında ki parkta çimlerin üzerine zor attım.Neyse ki orası serin serin
esiyordu.Epeyce orada oturmuşum.Sonra büyük bir süpermarketten biraz alış-veriş
yaptım,içerisi serin olduğu için raflara göz gezdirerek insanlar buralarda neler yiyor, içiyor diye
bakındım.Saat 17:00 gibi güneş biraz yatınca, plazasına giderek keyif
yaptım.Plazanın köşesinde bulunan bir cafede oturarak, kendime soğuk bir
Cristal birası ısmarladım.Meydan da bir dondurma firması stand kurmuş, müzik
eşliğinde promosyonlar dağıtıyor ve çocuklara dans ettiriyorlardı.Biramı
yudumlarken seyretmek eğlenceli oldu.Artık burası yaz olduğu için hava bayağı
geç kararıyor.Güneş batmadan nostaljik otelimin avlusunda yerimi aldım ve hiç
ummadığım bir şekilde burada Wİ-Fİ
olduğunu öğrendim.Bir taraftan meyvelerimi yerken bir taraftan da
maillerime bakıyorum.Belki biraz resim bile yüklerim bloguma.Yarın sabah çok
geç olmadan 5 saat mesafede ki Başkent Santiego’ya gideceğim.Ne de olsa
kalabalık yer, şehri keşfetmek zaman alacak.
16/1/2013 Çarşamba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder