Sabah 7:00 kalktığımda dışarıda çok güzel ve güneşli bir gün
başlamıştı bile.7:30 da kahvaltımı yaptım ve yürüyüş için çantamı hazırlamaya
koyuldum.Bu arada Danimarkalı kızda kalkmış ve kahvaltısını yapmıştı.Ödemesini
yapınca gidebileceğimizi söylediğinde hafif bir şok geçirdim.Zira o esas
çantasını Lacatunca da bırakarak gelmiş ve gölün oradaki bir yerde kalmayı
planlamış.Yani giderken beraber gidiceğiz ama dönüşte tek başıma
dönecektim.Benim aynı şeyi o kocaman sırt çantamla yapmam mümkün değildi.Neyse
olur böyle şeyler dedim ve saat 8:30 da yola çıktık.Bir gece önceden hostel
sahibinden biraz bilgi almıştık ama adam beni o yolu gidip tekrar aynı gün
döneceğime pek inanmış gözükmüyordu.Gerçi bende öyle düşünüyordum.Ama en kötü
ihtimalle 25 dolar verir gölün oradan bir pikaba atlar dönerim diye düşündüm.Neyse
konuşa konuşa yürüyüşe başladık.Bende acaba kızın hızını kesermiyim endişesi
vardı ama yola çıkınca benim kondüsyonumun ondan daha iyi olduğunu
anladım.Tabii Danimarka’da nerde dağı bulacakta yürüyüş yapacaktı.Çok güzel bir
doğa içinde, inişli çıkışlı(tabii biz kratere doğru gittiğimiz için çıkış biraz
daha fazla)bir patikada yol aldık.Tahminlerin öncesinde galiba 5 saatlik yolu
daha kısa zamanda gideceğe benziyorduk.Öyle de oldu ve biz saat tam 12 de
heyecanlı bir tümsek çıkışı sonrası gölü gördük.O anda gerçekten insan kendini
iyi hissediyor.Bir de o müthiş masmavi göl manzarasını karşında tabak gibi
görünce bir ole çektik tabii.Kraterin etrafında biraz yürüdükten sonra ben
sisin geldiğini görünce, artık ayrılma vaktinin geldiğini söyleyip Danimarka’lıyla
vedalaştık.Ben dönüşte biraz daha keyif yaptım ve fotoğraf çektim.Dönüş yolu
çoğunlukla iniş olduğu için daha kısa sürmesini bekliyordum.Saat 13:30 gibi
kraterin oradan dönüşe geçtim ve eğlene eğlene saat 16:00 da hostele
varmıştım.Ancak dönüş yolunda etrafımı bayağı bir sis bastı.Neyse ki yolumu
karıştırmadım ve sağ salim vardım.Hemen bir sıcak duş aldım ve soğuk bir bira
içtim.Bu arada hostele 3 yeni (2 Amaerikalı Oregondan ve 1 Avusturyalı)kişi
gelmişti.Onlarla biraz konuştuk filan, tabii onlara biraz hava attım.Hem hostel
sahibi hem de onlar bu kadar zamanda o
yolu yaptığıma inanamadılar.Eski ayakizleri tayfasından olduğumu bilmiyorlar ki.Saat
19:00 da köpekler gibi acıkmış olarak akşam yemeğine oturdum.Neyse ki yine
güzel ve sıcak bir çorba ve doyurucu bir vegetaryan tabağı açlığımı giderdi.Bu
kasabadan Lacatunca’ya günde sadece bir otobüs kalkıyor ve oda gece saat 03:30
da.Bu nedenle hostel hesabımı önceden ödedim ve epeyce yorulmuş olan o zavallı
ayaklarımı dinlendirmek için erkenden yatıyorum.Yarın adventure sporları ile
ünlü Banos’a gidiyorum.Hadi hayırlısı…..Bugün Cuma namazını da kaçırdık
zaten!!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder