14 Aralık 2012 Cuma

CAJAS'TAKİ YEDİ GÖLLER


Sabah kalkınca küçük sırt çantamı yürüyüş için hazırladım ve 3km. uzaklıkta ki otogara yürüyerek gittim.Oradan Cajas’tan geçen otobüslerden birine atladım ve saat 10:00 gibi Cajas Milli Parkının girişinde indim.Bu park Cuenca’nın 35km. güney-batısında (1 saat) ve Guayaquil yolu üzerinde, girişi 4.200m. yükseklikte. Milli park girişinde ki enformasyon ofisinden bir bayan hemen bir harita verdi ve üzerinde yürüyüş rotalarını anlattı.En az 10 tane rota var ve hepsinin zorluk dereceleri,mesafesi ve süresi belli.Ben 5 km.lik ve 5 saat sürmesi beklenen bir rotayı seçtim, orta zorluktaydı. Saat 16:00 dan önce yürüyüşü bitirmek gerekiyormuş, zira o saaten sonra sis çöküyor ve görüş kayboluyormuş.Adamlara hayran kalmamak elde değil, bizim daha on fırın ekmek yememiz lazım.Biz hala 5 yıldızlı otellerle turizm yaptığımızı zannediyoruz.Neyse saat 10:45 gibi yola çıktım.İrili ufaklı bir sürü göl ve gölcük var.Biraz bizim 7 göllere benziyor ama çok yüksek olduğu için hiç ağaç yok ve 7 değil belki 17 göl var.Benim yürüyüş sırasında gördüğüm 20 göl vardı haritada ise en az irili ufaklı 50-60 göl gözüküyor.Hava yürüyüşe başladığımda kapalı ama yağmur yoktu.Nefis manzaralar ve bulut ormanları görüntüsünde fotoğraflar çekerek yarı yola geldiğimde tabii yağmur başladı.Rain man dememişler bana boşuna, ne zaman yürüyüşe çıksam yağmur hemen yanımda oluyor.Tamam yağmuru seviyoruz ama bu kadarı da fazla galiba.Yağmura hiç aldırış etmeden inişli çıkışlı yolda ilerledim.Belli yerlere Likya Yolunda olduğu gibi işaretler koymuşlar ama her rotanın rengi farklı.Benim rotamın rengi tabii pembeydi.Sıçan gibi ıslanmış olarak yürüyüşü bitirdiğimde saat 12:45 ti.Herifler her şeyi düşünmüş, şöminesi yanan bir kafeterya bile yapmışlar,ister 3 ister 5 kişi yürüsün, her zaman açık.Hemen kendimi oraya attım ve hem biraz kurudum,hem de sıcak bir çorba ve kahve içerek ısındım.Yükseklik fazla olduğu için, yürürken fark etmiyorsun ama durunca soğuğu hissediyorsun.Hele bir de benim gibi ıslaksan.Kafeterya da 6 kişi daha vardı, onlar benden önce gelip yürüyüşlerini bitirmiş, yemeklerini yiyorlardı.Tabii ki hepsi turist. Burada birde yatakhane gibi bir yer yapmışlar, istersen gecede kalabiliyorsun.Yemekten sonra yola çıkıp geçen bir araca otostop çektim ve bir kamyonla şehre geri döndüm,yağmurda benle beraber.Kendimi hostele atıp biraz yağmurun dinmesini bekledim, hem de üstümü değiştirdim.Yağmur durunca dünden aklımda kalan nehir kenarında ki yürüyüş yolunda biraz daha yürüdüm.Sonra buranın en meşhur dondurmacısına gidip, kendime mükafat olarak bir kahveyle beraber dondurmalı bir browni ısmarladım.Göremediğim birkaç kilise ve meydanı da gezip saat 20:00 gibi Cafe Austria da bir de yemek yedim.Ama hak etmiştim.Yarın buradan ayrılıp Ekvator’da ki son durağım olan Vilcabamba’ya gideceğim.5 saatlik bir yol ama orası da biraz Amazon havzasına yakın küçük bir yer, kalacağım hosteli (Hosteria Izhcayluma) herkes çok anlattı, bakalım nasıl olacak.Şimdi sıcak bir banyo ve arkasından deliksiz bir uyku beni bekliyor.

                                                                   13/12/2012 Perşembe


 

1 yorum:

Bülent Üner dedi ki...

Hocam artik 4000 metrenin altinda yuruyusler seni kesmeyecek. Yandik bundan sonra :))