Sabah kalkınca küçük sırt çantamı yürüyüş için hazırladım ve
3km. uzaklıkta ki otogara yürüyerek gittim.Oradan Cajas’tan geçen otobüslerden
birine atladım ve saat 10:00 gibi Cajas Milli Parkının girişinde indim.Bu park
Cuenca’nın 35km. güney-batısında (1 saat) ve Guayaquil yolu üzerinde, girişi
4.200m. yükseklikte. Milli park girişinde ki enformasyon ofisinden bir bayan
hemen bir harita verdi ve üzerinde yürüyüş rotalarını anlattı.En az 10 tane
rota var ve hepsinin zorluk dereceleri,mesafesi ve süresi belli.Ben 5 km.lik ve
5 saat sürmesi beklenen bir rotayı seçtim, orta zorluktaydı. Saat 16:00 dan
önce yürüyüşü bitirmek gerekiyormuş, zira o saaten sonra sis çöküyor ve görüş
kayboluyormuş.Adamlara hayran kalmamak elde değil, bizim daha on fırın ekmek
yememiz lazım.Biz hala 5 yıldızlı otellerle turizm yaptığımızı
zannediyoruz.Neyse saat 10:45 gibi yola çıktım.İrili ufaklı bir sürü göl ve gölcük
var.Biraz bizim 7 göllere benziyor ama çok yüksek olduğu için hiç ağaç yok ve 7
değil belki 17 göl var.Benim yürüyüş sırasında gördüğüm 20 göl vardı haritada
ise en az irili ufaklı 50-60 göl gözüküyor.Hava yürüyüşe başladığımda kapalı
ama yağmur yoktu.Nefis manzaralar ve bulut ormanları görüntüsünde fotoğraflar
çekerek yarı yola geldiğimde tabii yağmur başladı.Rain man dememişler bana
boşuna, ne zaman yürüyüşe çıksam yağmur hemen yanımda oluyor.Tamam yağmuru
seviyoruz ama bu kadarı da fazla galiba.Yağmura hiç aldırış etmeden inişli
çıkışlı yolda ilerledim.Belli yerlere Likya Yolunda olduğu gibi işaretler
koymuşlar ama her rotanın rengi farklı.Benim rotamın rengi tabii pembeydi.Sıçan
gibi ıslanmış olarak yürüyüşü bitirdiğimde saat 12:45 ti.Herifler her şeyi düşünmüş,
şöminesi yanan bir kafeterya bile yapmışlar,ister 3 ister 5 kişi yürüsün, her
zaman açık.Hemen kendimi oraya attım ve hem biraz kurudum,hem de sıcak bir
çorba ve kahve içerek ısındım.Yükseklik fazla olduğu için, yürürken fark
etmiyorsun ama durunca soğuğu hissediyorsun.Hele bir de benim gibi
ıslaksan.Kafeterya da 6 kişi daha vardı, onlar benden önce gelip yürüyüşlerini bitirmiş,
yemeklerini yiyorlardı.Tabii ki hepsi turist. Burada birde yatakhane gibi bir
yer yapmışlar, istersen gecede kalabiliyorsun.Yemekten sonra yola çıkıp geçen
bir araca otostop çektim ve bir kamyonla şehre geri döndüm,yağmurda benle
beraber.Kendimi hostele atıp biraz yağmurun dinmesini bekledim, hem de üstümü
değiştirdim.Yağmur durunca dünden aklımda kalan nehir kenarında ki yürüyüş yolunda
biraz daha yürüdüm.Sonra buranın en meşhur dondurmacısına gidip, kendime
mükafat olarak bir kahveyle beraber dondurmalı bir browni
ısmarladım.Göremediğim birkaç kilise ve meydanı da gezip saat 20:00 gibi Cafe
Austria da bir de yemek yedim.Ama hak etmiştim.Yarın buradan ayrılıp Ekvator’da
ki son durağım olan Vilcabamba’ya gideceğim.5 saatlik bir yol ama orası da
biraz Amazon havzasına yakın küçük bir yer, kalacağım hosteli (Hosteria
Izhcayluma) herkes çok anlattı, bakalım nasıl olacak.Şimdi sıcak bir banyo ve
arkasından deliksiz bir uyku beni bekliyor.
13/12/2012 Perşembe
1 yorum:
Hocam artik 4000 metrenin altinda yuruyusler seni kesmeyecek. Yandik bundan sonra :))
Yorum Gönder