10 Aralık 2012 Pazartesi

BANOS'TA YAĞMURLU BİR PAZAR


Çok gelmiş bu kadar yürümek, deliksiz 10 saat uyumuşum.Saat 8:30 da kahvaltıya indim.Bugün havanın hiç tadı yok, kapalı ve yağışlı.Ne yapalım her gün güneşli olacak hali yok.Yağmur biraz durur gibi olunca çıktım yollara.Öncelikle bugün bildiğimiz pazarıymış Banos’un.Hemen o tarafa yollanıp, bunlar ne yer, ne içerler bir bakıyım dedim.Pazarda yok yok,aynı bizim Beykoz pazarı gibi.Aynen bizde ki gibi soğan patates bölümü,sebze bölümü, meyve bölümü ayrı ayrı.Hatta balık bile satıyorlar.Bezelye,bakla,brokoli,domates,biber,soğan,patates,yeşillikler seçebildiklerim.Daha bir sürü sebze ve meyve var ama adlarını bilmiyorum.Bayağı kalabalıktı,herkes haftalık sebze ve meyvesini alıyordu.Şöyle tezgahların arasında bir turladım ve çıktım.Daha sonra yürürken sabit Pazar gibi bir yere rastladım.İçerisi tıklım tıklım,millet saat sabahın 10:30 da yemek yiyor.Her yerde ocaklar kurulmuş,yemekler pişiyor.Önlerinde de küçük masa ve sandalyelerde insanlar yemeklerini yiyordu.Ben yeni kahvaltıdan kalktığım için sadece bakındım.Ama bir meyve suyu sıkan yerin önünden geçerken dayanamadım.Yap şuradan karışık bir meyve suyu dedim.Kadın ne kadar meyve varsa blendıra attı,süt,bal filan da koydu ve karıştırdı.Koca 2 bardak karışık meyve suyunu mideye indirdim.Akşama kadar başka bir şey yemesem olur.Öğlene doğru buradan akan Pastaza nehri ve üzerinde bulunan San Fransisco köprüsünü görmeye gittim. Bugün Pazar olduğu için herkes kaplıcalara geliyordu, bende o tarafa doğru yürüdüm ve Hayat Suyu dedikleri herkesin şişe şişe suyundan doldurduğu, bizim eski Çene suyu gibi bir yere rastladım. Etraftan herkes otobüslerle buraya şifa bulmaya gelmişti.Ben tam oradan çıkmıştım ki yağmur başladı, bende biraz dinlenmek için yakın olan hostele attım kendimi.Biraz maillerime filan baktım,oyalandım.Öğlenden sonra yağmur mola verince yine yollara düştüm, ama bu sefer o plaza senin bu plaza benim keyif yaptım.Çoluğunu çocuğunu kapan parklara doluşmuş, Pazar gezintisi yapıyorlardı.Yakınlardan bir yerden sesler, bağırışlar duyunca o tarafa doğru yürüdüm, bu küçücük kasabada bile kapalı bir salon vardı ve basketbol maçı yapıyorlardı.Kaçırır mıyım, hemen yakınlardan bir dilim pizza kaptım ve biraz oturup maç seyrettim.Basketbol beni burada da bulmuştu.İnanılır gibi değil ama iki tane kız basketbol takımı bile vardı bu küçük kasabanın.Hava kararmaya başlayınca, kasabada bir ufak veda turu daha attım ve hostelimin yolunu tuttum.Yarın Riobamba’ya gideceğim ama acelem yok, iki saatlik bir yol.

                                                                         9/12/2012 Pazar

1 yorum:

Cem dedi ki...

Hocam, Bulent soyleyince fotograf da yuklemeye baslamissin, BLOG'un keyfi 2 katina cikti.

Bu Banos bizim Kemaliye'ye benziyor. Bugune kadar az kiskanmistim ama daglarda yurumeye baslayinca kiskanclik da artmaya basladi :-)

Iyi seyehatler.
Cem