18 Şubat 2013 Pazartesi

MAİPU'DA ŞARP BAHÇELERİNDE SARHOŞ OLDUM

Akşam bu sıcakta nasıl uyuyacağım diye düşünürken,bingooo.Meğer yatakhanede klima varmış.8 kişilik odada zaten 3 kişi kalıyorduk.Bir İngiliz(motosiklet ile dünya turu yapıyormuş,ben den daha delileri de var demek ki),bir Hollanda’lı kız ve ben.Tabii klimalı odada sabaha kadar deliksiz uyumuşum.Kalkınca bir de Arjantin kahvaltısı yapınca yola çıkmaya hazır hale geldim.Dünden aldığım halk otobüsü kartı ile 2 blok ötede bulunan duraktan, 10 numaralı Maipu otobüsüne bindim.Yaklaşık bir 45 dakika gittik.Zira bu şarap evleri ve bağların bulunduğu Maipu,Mendoza’nın 17 km.güney-doğusunda.İnince, durağa yakın olan ve hostel sahibinin tavsiye ettiği Coco Bisiklet’ten bir bisiklet kiraladım.Yanında birde gezilmesi beklenen şarap evlerinin işaretli olduğu bir harita verdiler.Saat 10:30 gibi yola çıktım.Ancak acayip bir güneş ve sıcak vardı.Ayrıca özel bir bisiklet yolu da bulunmuyordu.Yanımdan tırlar ve otobüsler geçtikçe sallanıyordum.Ünal dayının talebesi olarak bana vız gelirler.Öncelikle 7km.uzaklıkta bulunan Di Tomassoşarap bağı ve evine gittim.Burası en eski bağlardan biriymiş.Benden başka kimsecikler olmadığı için çok iyi İngilizce bilen bir kız bana bağları ve imalathaneyi gezdirdi.Tabii tur ve 4 adet şarap tatmak için bir bedel ödedik.Bu bağlarda Malbec ve Caberne Sevignion(yazmasını bile bilmem) üzümleri yetiştiriliyormuş.Yaklaşık mart başlarında hasat olacağı için,üzümler bayağıirileşmişti.Sadece kırmızı üzüm vardı.Bağlardan sonra,çok eski yaklaşık 180 senelik imalathaneyi gezdik.Artık tarihi eser olduğu için bu tanklarıkullanmıyor, sadece içine şişeleri koyuyorlarmış.Tanklar tuğladandı.Ben de bayağı bir şarap kültürü oluştu artık.Sıra şarap tadımına gelmişti.Kız iki kırmızı, bir beyaz ve bir de kendi özel Vino Genereso dedikleri bir şaraptan tattırdı.Kırmızıların biri fıçıda 1 sene beklemiş.Fıçıları da %70 fransız,%30 amerikan Oak ağacından yapılıyor ve sadece 3 kez kullanıyorlarmış.Ancak kendi özel şaraplarının, tatlı ama çok hoş bir meyvemsi tadı vardı.Bu kadar şarap kültürü yeter diyerek, yollara düştüm.En uçta ki yerden başladığım için dönüşyolunda yaklaşık 3 km. sonra bir bira yapım yeri (Cerveza Artesenal) görünce, sıcaktan bayılmış olan ben hemen içeri dalıverdim.Çok hoş olan bu yerde bir bardak sarı, bir bardakta buz gibi kırmızı birayı bir solukta içivermişim.Aç karnına şarap, üstüne bira biraz başımı döndürmedi değil.Ali’nin hatırı kalır sonra diyerek, bisikleti bırakacağım yere yakın bir zeytinyağı fabrikasını da geziverdim.Orada da zeytin ağaçlarını ve zeytinyağlarını tatdım.Ancak onların imalatı likörlerden de tatmamı istediler.Hele bir tanesi %75 alkol içeren bir likördü.Ben ondan da bir kadeh atınca zurna gibi oldum.Sıcak havada bisikleti zar zor teslim ettim ve yine aynı otobüsle Mendoza’ya geri döndüm.Bulduğum ilk yerden bir şeyler atıştırdım ve Central Park dedikleri bir parkta,bir ağaç altında göle karşı sıcağın geçmesini bekledim.Nerdeyse uyuyacaktım.Saat 18:00 gibi hostele dönerek eşyalarımı aldım ve otogara gittim.Saat 20:30 da gelen otobüsle 15 saatlik Santa Fe yolculuğum başlamış oldu.

                                                                           15/02/2013 Cuma






 








































 




























 























































 

1 yorum:

Cem dedi ki...

Hocam son fotografa baktim, bu yilbasi Noel Baba sorunumuz olmayacak, sana kirmizi bir kiyafet giydirince bu is tamam :-)