8 Şubat 2013 Cuma

MAGELLAN PENGUENLERİ İLE TANIŞTIM


Dünkü hostelde olduğu kadar olmasa da yine güzel ve sakin bir kahvaltı yaptım.Zira tur saat 10:00 da başlıyordu.Tur acentesinin önünde yine ben birinci olarak kaleye mum diktim.Daha sonra birkaç kişi daha geldi ve toplam 15 kişi bir minibüse doluşarak yola çıktık.Punta Arenas’ın 50 km. kuzeyinde  Seno Otway Penguineria diye bir yere gittik.Yolun yarısı asfalt, yarısı toprak olduğu için yolculuk 1.5 saat sürdü.Buranın özelliği artık anakarada penguen görülebilecek tek yer olmasından ileri geliyor.Buradan gayrı  penguenleri ancak adalarda görebiliyorsunuz.Bir de tabii Macellan Penguenleri olması.Brezilya’nın oradaki adalardan ve Folkland Adası’ndan geliyorlarmış.Deniz kıyısında bir milli parka geldik ve tabii giriş ücretlerimizi ödedik.Yine müthiş bir rüzgara karşı yürümek zorunda kaldım.Toplam 1 saate gezilebilecek ahşaptan yürüyüş yolu yapmışlar.Yolun bazı kesimlerinde seyir noktaları vardı.Öncelikle plaja giden yoldan ilerledim ve ilk olarak denize ulaşmaya çalışan bir grup penguenle karşılaştım.Badi badi yürüyerek denize avlanmaya gidiyorlardı.Bazılarının yanında ufak yavruları da bulunuyordu.Plajın orada ki seyir yerinde ise yüzlerce pengueni kıyıda güneşlenirken ve denize girip çıkarken fotoğrafladım.Kıyıdan 100-200 m. içeride çalılar arasında yuvalarından çıkarak beslenmek için denize yürüyorlardı.Ama onların da hep aynı yoldan gidip geldikleri bir yürüyüş parkurları vardı.Gezi parkuru daha sonra içerilere giriyor ve onların yuvalarına kadar ilerliyordu.Melekler yine bana yardım etti ve herkes kıyıda oyalanırken, ben parkurdan içeri doğru yürüyordum ki 2 tane penguen yolumu kesti.Nerdeyse burun buruna geldik denebilir.Ben tabii şok bir halde kıpırdamadan onların fotoğraflarını çektim.Onlarda benden hiç korkmadan, sanki beni görmemişler gibi yollarına devam ettiler.Aramızda 25-30cm. ya var, ya yoktu.Artık ben bu turda göreceğimi görmüştüm.O kısacık karşılaşma bile bana yetti.Zaten 1 saat vaktimiz vardı ve hava çok rüzgarlı olduğu için parkuru tamamlayıp minibüse döndüm.Ancak yolda çok merak ettiğim Calafate meyvesinin yetiştiği çalılara rastladım.Bir tabela ile Calafate ve Latince adını yazmışlar.Tabii fotoğrafını çektim.Saat 13:00 gibi aynı yoldan tekrar kasabaya döndük.Merkez meydanda minibüsten indim ve karnım acıktığı için yine dünkü yere giderek bu sefer patates salatası ve mısırlı bir tabak salatayı afiyetle yedim.Karnım doyunca 15dk. yürüme mesafesinde olan seyir tepesine çıkarak Punta Arenas’ı bir de yüksekten gördüm.Meydanda ki kalabalık Japon turistlerin nedenini, oradan limana bakınca anladım.Zira koca bir cruse gemisi limanda demirlemişti.Akşamüstü, yarın 12 saatlik bir otobüs yolculuğu yapacağım, o nedenle bir markete uğrayarak alış-veriş yaptım ve hostele dönerek kendime onlardan yolluk hazırladım.Saat 21:00 de bugün hava nispeten durgun olduğu için sahile inerek gün batımında biraz bulutların fotoğrafını çektim.Ancak burada güneş denizden değil, kasabanın arkasından batıyor.Daha sonra tekrar hostele dönerek bir şeyler yedim ve yarın ki Ushuaia yolculuğu için sırt çantamı hazırladım.Sabah 8:30 da Güney Amerika kıtasının gidilebilecek en uç noktasına, Ushuaia’ya gidiyorum.Böylece en kuzeyden, en güneye kıtayı aşmış olacağım.Ushuaia’dan öteyi, yani Antartika kıtasını başka bir gezime bırakıyorum.Belli mi olur.

                                                                      07/02/2013  Perşembe
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok: