Dünkü hostelde olduğu kadar olmasa da yine güzel ve sakin
bir kahvaltı yaptım.Zira tur saat 10:00 da başlıyordu.Tur acentesinin önünde yine
ben birinci olarak kaleye mum diktim.Daha sonra birkaç kişi daha geldi ve
toplam 15 kişi bir minibüse doluşarak yola çıktık.Punta Arenas’ın 50 km.
kuzeyinde Seno Otway Penguineria diye
bir yere gittik.Yolun yarısı asfalt, yarısı toprak olduğu için yolculuk 1.5
saat sürdü.Buranın özelliği artık anakarada penguen görülebilecek tek yer
olmasından ileri geliyor.Buradan gayrı
penguenleri ancak adalarda görebiliyorsunuz.Bir de tabii Macellan
Penguenleri olması.Brezilya’nın oradaki adalardan ve Folkland Adası’ndan
geliyorlarmış.Deniz kıyısında bir milli parka geldik ve tabii giriş
ücretlerimizi ödedik.Yine müthiş bir rüzgara karşı yürümek zorunda kaldım.Toplam
1 saate gezilebilecek ahşaptan yürüyüş yolu yapmışlar.Yolun bazı kesimlerinde
seyir noktaları vardı.Öncelikle plaja giden yoldan ilerledim ve ilk olarak
denize ulaşmaya çalışan bir grup penguenle karşılaştım.Badi badi yürüyerek
denize avlanmaya gidiyorlardı.Bazılarının yanında ufak yavruları da
bulunuyordu.Plajın orada ki seyir yerinde ise yüzlerce pengueni kıyıda
güneşlenirken ve denize girip çıkarken fotoğrafladım.Kıyıdan 100-200 m. içeride
çalılar arasında yuvalarından çıkarak beslenmek için denize yürüyorlardı.Ama
onların da hep aynı yoldan gidip geldikleri bir yürüyüş parkurları vardı.Gezi
parkuru daha sonra içerilere giriyor ve onların yuvalarına kadar
ilerliyordu.Melekler yine bana yardım etti ve herkes kıyıda oyalanırken, ben
parkurdan içeri doğru yürüyordum ki 2 tane penguen yolumu kesti.Nerdeyse burun
buruna geldik denebilir.Ben tabii şok bir halde kıpırdamadan onların fotoğraflarını
çektim.Onlarda benden hiç korkmadan, sanki beni görmemişler gibi yollarına
devam ettiler.Aramızda 25-30cm. ya var, ya yoktu.Artık ben bu turda göreceğimi
görmüştüm.O kısacık karşılaşma bile bana yetti.Zaten 1 saat vaktimiz vardı ve
hava çok rüzgarlı olduğu için parkuru tamamlayıp minibüse döndüm.Ancak yolda
çok merak ettiğim Calafate meyvesinin yetiştiği çalılara rastladım.Bir tabela
ile Calafate ve Latince adını yazmışlar.Tabii fotoğrafını çektim.Saat 13:00
gibi aynı yoldan tekrar kasabaya döndük.Merkez meydanda minibüsten indim ve
karnım acıktığı için yine dünkü yere giderek bu sefer patates salatası ve
mısırlı bir tabak salatayı afiyetle yedim.Karnım doyunca 15dk. yürüme
mesafesinde olan seyir tepesine çıkarak Punta Arenas’ı bir de yüksekten
gördüm.Meydanda ki kalabalık Japon turistlerin nedenini, oradan limana bakınca
anladım.Zira koca bir cruse gemisi limanda demirlemişti.Akşamüstü, yarın 12
saatlik bir otobüs yolculuğu yapacağım, o nedenle bir markete uğrayarak
alış-veriş yaptım ve hostele dönerek kendime onlardan yolluk hazırladım.Saat
21:00 de bugün hava nispeten durgun olduğu için sahile inerek gün batımında
biraz bulutların fotoğrafını çektim.Ancak burada güneş denizden değil,
kasabanın arkasından batıyor.Daha sonra tekrar hostele dönerek bir şeyler yedim
ve yarın ki Ushuaia yolculuğu için sırt çantamı hazırladım.Sabah 8:30 da Güney
Amerika kıtasının gidilebilecek en uç noktasına, Ushuaia’ya gidiyorum.Böylece
en kuzeyden, en güneye kıtayı aşmış olacağım.Ushuaia’dan öteyi, yani Antartika
kıtasını başka bir gezime bırakıyorum.Belli mi olur.
07/02/2013 Perşembe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder