Bugün kendimi aşıp,sınırlarımı zorlamaya karar
verdim.Bogotanın 50 km. kuzeyinde bulunan bir tuz katedrali varmış herkes çok
beğenerek anlatmış, bende gidiyim bari dedim.Ne de olsa Bogota’yı
bitirmiştim.Ancak öncelikle Transmileno denen toplu taşıma araçları ile Portal
Norte denen bir yere gidip, oradan minibüslerle Zipaquiara denen bir kasabaya
gitmem gerekiyordu.Akşamdan derslerimi çalışmıştım tabii.Sabah herkes yatağında
iken yani karga bokunu yemeden ben yollara düştüm.Saat 8 de transmileno da B 74 nolu otobüse bindim.Tabii
bilet almak ve hangi yöne gideceğime karar vermek bile biraz zamanımı
aldı.Neyse başardım ve otobüsle bayağı uzağa 14 durak falan gittik.Ama bu
transmileno otobüsleri kendilerine ayrılan özel bir yerden gidiyorlar ve şehri
n kuzeyinden güneyine çalışıyorlar, öyle her yere gitmiyorlar.Yinede 1 saate
yakın tuttu ve Portal Norte yazısını görünce hemen kendimi attım
aşağıya.Gerçekten oradan minibüsler kalkıyor birçok yere,Zipa minibüsünü buldum
ve atladım.Bunlar bizim minibüslerle küçük otobüs arası bir vasıta.Ama sistem
aynı bizim minibüsler gibi her yerde duruyor ve kalkıyorlar.Korna çalarak ördek
topluyorlar.50 km yi tam 2 saatte aldık.Zipa da inince 1.5 km kadar yürüyorsun
katedrale ulaşmak için.Ama buraya kadar gelmişken buralarda her kasaba ve
şehirde olmazsa olmaz meydanını bir göreyim dedim.Sallana sallana , bir sürü
küçük cafe, yiyecek yerleri ve incik boncuk turistik eşya satan yerlerden
geçerek meydana ulaştım.Bu arada hiç bir şey alamayacağım için o turistik
dükkanların önünden öylesine geçmek çok hoş oldu,alışveriş stresi yok.Yalnız
gezmenin bir avantajı işte ne yaparsınız.Meydanda çok büyük bir kalabalık
toplanmış sanki belediye başkanı da onlara konuşma yapıyordu.Tabii benim zayıf İspanyolcam
yine yetmedi neler olup bittiğini anlamaya .Neyse ufak tefek resim olayları
sonrası çıktım tepedeki madene.Biletimizi alıp girdik sıraya.Etraf biraz
turistik kokuyordu ama geldik bir kere.Maden tepede olduğu için, manzara
güzeldi.İçerde sıkışıklık olmasın diye gruplar halinde giriliyor ve her gruba
bir rehber veriyorlar ama tabii sadece İspanyolca.Enteresan olan bu kadar
turistik bir yerde bile her şey ve bütün yazılar İspanyolca.Tabii içeri girer
girmez ben anlatılanları anlamadığım için grubu sollayıp kendim gezmeye karar
verdim.Bildiğimiz maden ama içerde bazı galerileri yontarak haç ve dini
sembollerle süslemişler.Bayağı uzun, ölçmedim ama 2 km kadar iniyorsun.Aşağıda
olayı bitirmişler ve bir klise yapmışlar, cafeler hediyelik eşya satan yerler
filan.Bir kocaman galerinin tavanında da işık gösteri ile ışık oyunlarından
oluşan 10 dk lık bir gösteri izledim.Oraya
kadar gelmeme değdi.Oradan çıkıp soluğu o meydanda aldım tekrar.Karnım acıkmıştı
ve aranırken bir süpermarket buldum.İçeri girip biraz elma ve su almak istedim
ama Allah verdi iki göz.Baktım self servis küçük bir restoranı var,hemen
tepsimi kapıp girdim sıraya.Güzel bir sıcak sebze çorbası ve biraz pilav ve
yanında salata çok iyi geldi.Daha sonra aynı yolları takip ederek Bogota ya
geri döndüm ama tabii dönüş c.tesi kalabalığına rastladığı için biraz daha uzun
sürdü.Ben hostele girer girmez sağanak yağmur başladı.Akşam yemeği olarak
aldığım elmaları yedim.Doırma bir arkadaş gelmişti.Arjantinli bir kız ama gram İngilizce
bilmiyor.Bende de İspanyolca yok ama o sanki ben anlıyormuşum gibi sürekli
konuşuyor.Arada Boines Aires te unıversitede çalıştığını ve yarın uçakla
Carteganaya gideceğini 3-4 günlük bir tatil yapacağını anladım.o O benim
söylediklerimin ne kadarını anladı bilemem.Bir ara o İspanyolca ben İngilizce bir
şeyler anlatıyorduk.Hostelde akşam happy hour vardı ama benim alkolle aram
olmadığı için biraz bilgisayar ve sonra tombi yatak.yarın yine zorlu Villa de
Levya yolculuğu var.
1 yorum:
helal dayı, yazmaya devam hiç kısakesme okuyanın var, hem yazmassan unutursun sen de biliyosun !
Yegenin eray
Yorum Gönder