19 Kasım 2012 Pazartesi

ZİPAQUİARA TUZ KATEDRALİ


Bugün kendimi aşıp,sınırlarımı zorlamaya karar verdim.Bogotanın 50 km. kuzeyinde bulunan bir tuz katedrali varmış herkes çok beğenerek anlatmış, bende gidiyim bari dedim.Ne de olsa Bogota’yı bitirmiştim.Ancak öncelikle Transmileno denen toplu taşıma araçları ile Portal Norte denen bir yere gidip, oradan minibüslerle Zipaquiara denen bir kasabaya gitmem gerekiyordu.Akşamdan derslerimi çalışmıştım tabii.Sabah herkes yatağında iken yani karga bokunu yemeden ben yollara düştüm.Saat 8 de  transmileno da B 74 nolu otobüse bindim.Tabii bilet almak ve hangi yöne gideceğime karar vermek bile biraz zamanımı aldı.Neyse başardım ve otobüsle bayağı uzağa 14 durak falan gittik.Ama bu transmileno otobüsleri kendilerine ayrılan özel bir yerden gidiyorlar ve şehri n kuzeyinden güneyine çalışıyorlar, öyle her yere gitmiyorlar.Yinede 1 saate yakın tuttu ve Portal Norte yazısını görünce hemen kendimi attım aşağıya.Gerçekten oradan minibüsler kalkıyor birçok yere,Zipa minibüsünü buldum ve atladım.Bunlar bizim minibüslerle küçük otobüs arası bir vasıta.Ama sistem aynı bizim minibüsler gibi her yerde duruyor ve kalkıyorlar.Korna çalarak ördek topluyorlar.50 km yi tam 2 saatte aldık.Zipa da inince 1.5 km kadar yürüyorsun katedrale ulaşmak için.Ama buraya kadar gelmişken buralarda her kasaba ve şehirde olmazsa olmaz meydanını bir göreyim dedim.Sallana sallana , bir sürü küçük cafe, yiyecek yerleri ve incik boncuk turistik eşya satan yerlerden geçerek meydana ulaştım.Bu arada hiç bir şey alamayacağım için o turistik dükkanların önünden öylesine geçmek çok hoş oldu,alışveriş stresi yok.Yalnız gezmenin bir avantajı işte ne yaparsınız.Meydanda çok büyük bir kalabalık toplanmış sanki belediye başkanı da onlara konuşma yapıyordu.Tabii benim zayıf İspanyolcam yine yetmedi neler olup bittiğini anlamaya .Neyse ufak tefek resim olayları sonrası çıktım tepedeki madene.Biletimizi alıp girdik sıraya.Etraf biraz turistik kokuyordu ama geldik bir kere.Maden tepede olduğu için, manzara güzeldi.İçerde sıkışıklık olmasın diye gruplar halinde giriliyor ve her gruba bir rehber veriyorlar ama tabii sadece İspanyolca.Enteresan olan bu kadar turistik bir yerde bile her şey ve bütün yazılar İspanyolca.Tabii içeri girer girmez ben anlatılanları anlamadığım için grubu sollayıp kendim gezmeye karar verdim.Bildiğimiz maden ama içerde bazı galerileri yontarak haç ve dini sembollerle süslemişler.Bayağı uzun, ölçmedim ama 2 km kadar iniyorsun.Aşağıda olayı bitirmişler ve bir klise yapmışlar, cafeler hediyelik eşya satan yerler filan.Bir kocaman galerinin tavanında da işık gösteri ile ışık oyunlarından oluşan 10 dk lık bir gösteri  izledim.Oraya kadar gelmeme değdi.Oradan çıkıp soluğu o meydanda aldım tekrar.Karnım acıkmıştı ve aranırken bir süpermarket buldum.İçeri girip biraz elma ve su almak istedim ama Allah verdi iki göz.Baktım self servis küçük bir restoranı var,hemen tepsimi kapıp girdim sıraya.Güzel bir sıcak sebze çorbası ve biraz pilav ve yanında salata çok iyi geldi.Daha sonra aynı yolları takip ederek Bogota ya geri döndüm ama tabii dönüş c.tesi kalabalığına rastladığı için biraz daha uzun sürdü.Ben hostele girer girmez sağanak yağmur başladı.Akşam yemeği olarak aldığım elmaları yedim.Doırma bir arkadaş gelmişti.Arjantinli bir kız ama gram İngilizce bilmiyor.Bende de İspanyolca yok ama o sanki ben anlıyormuşum gibi sürekli konuşuyor.Arada Boines Aires te unıversitede çalıştığını ve yarın uçakla Carteganaya gideceğini 3-4 günlük bir tatil yapacağını anladım.o O benim söylediklerimin ne kadarını anladı bilemem.Bir ara o İspanyolca ben İngilizce bir şeyler anlatıyorduk.Hostelde akşam happy hour vardı ama benim alkolle aram olmadığı için biraz bilgisayar ve sonra tombi yatak.yarın yine zorlu Villa de Levya yolculuğu var.

                                               17/11/2012 Cumartesi

1 yorum:

Adsız dedi ki...

helal dayı, yazmaya devam hiç kısakesme okuyanın var, hem yazmassan unutursun sen de biliyosun !
Yegenin eray