22 Kasım 2012 Perşembe

VİLLA DE LEVYA DA YAŞANIR


Öğle güzel bir uyku çekmişim ki, inanamazsınız. Sabah klasik 7:00 uyanıyorum buralarda.Tabii saat 9-10 da yatarsan böyle olur diyeceksiniz.O sabah uykularını seven bana ne oldu bilmiyorum,meğer kendimi tanımıyormuşum.Gerçekten burası cennet gibi bir yer,kimseler kalkmadan çimlerin üzerinde uzun zamandır fırsat bulamadığım yogamı da yaptım.Hava bugün yine bulutlu ama zaman zaman güneş kendini gösteriyor,her şey güzel.Sabah kahvaltımı 6.000 pesoluk olan meyve suyu, reçel, tereyağı, çay ve scrambled yumurtadan oluşan menüden seçtim ve kuş sesleri arasında götürdüm.Daha sonra bisiklet kiralayıp yakında 15 km de bir şelale olduğunu duyduğum yere gidecektim ama bütün bisikletleri bozukmuş,şans ne yapalım evrene karşı gelinmiyor.Bende kasabayı turlarım ve kısa yürüyüşler yaparım diye düşünerek heybemi kapıp, oda arkadaşlarımla vedalaşarak yola koyuldum.

                Meşhur meydana gittim ve oturdum,çok enteresan bir yer bu meydan; insanı ipnotize ediyor sanki, bıraksalar öylece oturacam.Ama içimden bir ses azıcık etrafı dolaş, tembellik yapma dedi.Öyle dolaşırken şansıma önüme bisiklet kiralayan bir dükkan çıkardı.Baktım bir turist çift te kiralıyor, bir cesaret bende kiralıyım dedim.Ama herif bana külüstür bir tane verince başka istedim yok filan dedi,gözü kör olsun lisan bilmeyince, bazen derdini anlatamıyorsun.Neyse dedim başımıza varsa bir gelecek, çekeriz.2 saatliğine 6.000 peso verip atladım bisiklete.Ama epeydir ona da binmediğim için en ufak yokuşlarda bile inip itmek durumunda kaldım.Olsun doğa içinde yakınlarda 3 tane göl varmış, birde bir çöl bitkilerinin olduğu bir botanik garden’ı bu sayede görmüş oldum.Gerçekten yürünmezmiş.Arada sırada ağaçlar altında molalar vererek geri döndüm.Külüstürü geri verdim ve plaza da biraz nefeslendim.Daha sonra bir marketten alış veriş yaptım ve su ile meyvelerimi alıp hostelde keyif yapmaya gittim.Kısa bir duş sonrası karnım acıktığı için çok hoş olan açık hava mutfakta aldığım makarnayı pişirdim.Yalnız sos bulamadığım için yoğurt diye aldığım şey şekerli ayran çıkınca makarnamı mutfakta bulunan baharatlarla tatlandırmam gerekti.Anlayacağınız ilk yemeğimi pişirdim.Ama hostellerin rajonu galiba bu.Zira herkes az parayla gezdiği  için kendi yemeklerini kendi yapıyorlar.Bu arada benim oda arkadaşlarımı görünce şaşırdım,bir tanesini kasabada gezerken bir köpek ısırmış o yüzden gitmelerini birkaç saat ertelemişler.Tabii diş doktoru hemen olaya el koydu ve tam baldırından ısırdığı yeri biraz pansumanla kapattık.Kuduz aşısı olup olmadığını sordum, yok dedi ama önemsemedi.Gençlik işte ne yaparsın,ben elimden geleni yapmıştım.Daha sonra bahçede kurulu hamaklardan birine yatarak Kolombiya kahvemi yudumladım ve kitabımı okudum.Nedense burada çok güzel bir enerji vardı.Daha sonra ayrı ayrı gezen ama burada buluşmuş olan 3 almanla biraz muhabbet ettik.Gerçekten neden bilmem ama bu almanlar gezmeyi biliyor.Daha sonra bize Kanadalı, bir büyük otelin restoranında şarap direktörlüğü yapan bir çocuk katıldı.Akşam saatlerinde almanlardan biri, burada güzel felafel yapıyorlar ama çok büyük benimle bölüşmek isteyen varmı diyince hemen atladım.Köklerimizde araplık var nede olsa.Gele gele yufka ekmeğine sarılı iki felefel ve salata geldi, nerde bizim Şamda yediklerimiz dedirtti tabii.Şarap marap derken yatma vakti geldi ve herkes odasına çekildi.

                                         18/11/2012 pazartesi

 

4 yorum:

Adsız dedi ki...

6000 peso kaça tekabül edio dayıcım?

fındık dedi ki...

kulağına gelen müzikler varmı ya da ne tür müzikler çalınıyor.....merak bu yaa fındık

Adsız dedi ki...

babişko sonunda yemek yemene çok sevindim sürekli meyve olmazdı valla aklım kalıyordu sende ohh çok mutlu oldum

Cem dedi ki...

Hocam, ne alirsan 6000 peso, iyi ki eski TL ile milyon hesaplarina alismissin, simdi orada bin pesolarla rahat ediyorsundur :-)

Yanina karavanin katlanir bisikletini alsan rahat ederdin, hem de Armagan Guevera'nin Guney Amerika Gunlukleri'ne benzerdi :-)

Adios.