Öğle güzel bir uyku çekmişim ki, inanamazsınız. Sabah klasik
7:00 uyanıyorum buralarda.Tabii saat 9-10 da yatarsan böyle olur diyeceksiniz.O
sabah uykularını seven bana ne oldu bilmiyorum,meğer kendimi
tanımıyormuşum.Gerçekten burası cennet gibi bir yer,kimseler kalkmadan çimlerin
üzerinde uzun zamandır fırsat bulamadığım yogamı da yaptım.Hava bugün yine
bulutlu ama zaman zaman güneş kendini gösteriyor,her şey güzel.Sabah kahvaltımı
6.000 pesoluk olan meyve suyu, reçel, tereyağı, çay ve scrambled yumurtadan oluşan
menüden seçtim ve kuş sesleri arasında götürdüm.Daha sonra bisiklet kiralayıp
yakında 15 km de bir şelale olduğunu duyduğum yere gidecektim ama bütün
bisikletleri bozukmuş,şans ne yapalım evrene karşı gelinmiyor.Bende kasabayı
turlarım ve kısa yürüyüşler yaparım diye düşünerek heybemi kapıp, oda
arkadaşlarımla vedalaşarak yola koyuldum.
Meşhur
meydana gittim ve oturdum,çok enteresan bir yer bu meydan; insanı ipnotize
ediyor sanki, bıraksalar öylece oturacam.Ama içimden bir ses azıcık etrafı
dolaş, tembellik yapma dedi.Öyle dolaşırken şansıma önüme bisiklet kiralayan
bir dükkan çıkardı.Baktım bir turist çift te kiralıyor, bir cesaret bende kiralıyım
dedim.Ama herif bana külüstür bir tane verince başka istedim yok filan
dedi,gözü kör olsun lisan bilmeyince, bazen derdini anlatamıyorsun.Neyse dedim
başımıza varsa bir gelecek, çekeriz.2 saatliğine 6.000 peso verip atladım bisiklete.Ama
epeydir ona da binmediğim için en ufak yokuşlarda bile inip itmek durumunda
kaldım.Olsun doğa içinde yakınlarda 3 tane göl varmış, birde bir çöl
bitkilerinin olduğu bir botanik garden’ı bu sayede görmüş oldum.Gerçekten
yürünmezmiş.Arada sırada ağaçlar altında molalar vererek geri döndüm.Külüstürü
geri verdim ve plaza da biraz nefeslendim.Daha sonra bir marketten alış veriş
yaptım ve su ile meyvelerimi alıp hostelde keyif yapmaya gittim.Kısa bir duş
sonrası karnım acıktığı için çok hoş olan açık hava mutfakta aldığım makarnayı
pişirdim.Yalnız sos bulamadığım için yoğurt diye aldığım şey şekerli ayran
çıkınca makarnamı mutfakta bulunan baharatlarla tatlandırmam
gerekti.Anlayacağınız ilk yemeğimi pişirdim.Ama hostellerin rajonu galiba bu.Zira
herkes az parayla gezdiği için kendi
yemeklerini kendi yapıyorlar.Bu arada benim oda arkadaşlarımı görünce
şaşırdım,bir tanesini kasabada gezerken bir köpek ısırmış o yüzden gitmelerini birkaç
saat ertelemişler.Tabii diş doktoru hemen olaya el koydu ve tam baldırından
ısırdığı yeri biraz pansumanla kapattık.Kuduz aşısı olup olmadığını sordum, yok
dedi ama önemsemedi.Gençlik işte ne yaparsın,ben elimden geleni yapmıştım.Daha
sonra bahçede kurulu hamaklardan birine yatarak Kolombiya kahvemi yudumladım ve
kitabımı okudum.Nedense burada çok güzel bir enerji vardı.Daha sonra ayrı ayrı
gezen ama burada buluşmuş olan 3 almanla biraz muhabbet ettik.Gerçekten neden
bilmem ama bu almanlar gezmeyi biliyor.Daha sonra bize Kanadalı, bir büyük
otelin restoranında şarap direktörlüğü yapan bir çocuk katıldı.Akşam saatlerinde almanlardan biri, burada güzel felafel yapıyorlar ama çok büyük benimle bölüşmek isteyen varmı diyince hemen atladım.Köklerimizde araplık var nede olsa.Gele gele yufka ekmeğine sarılı iki felefel ve salata geldi, nerde bizim Şamda yediklerimiz dedirtti tabii.Şarap marap
derken yatma vakti geldi ve herkes odasına çekildi.
4 yorum:
6000 peso kaça tekabül edio dayıcım?
kulağına gelen müzikler varmı ya da ne tür müzikler çalınıyor.....merak bu yaa fındık
babişko sonunda yemek yemene çok sevindim sürekli meyve olmazdı valla aklım kalıyordu sende ohh çok mutlu oldum
Hocam, ne alirsan 6000 peso, iyi ki eski TL ile milyon hesaplarina alismissin, simdi orada bin pesolarla rahat ediyorsundur :-)
Yanina karavanin katlanir bisikletini alsan rahat ederdin, hem de Armagan Guevera'nin Guney Amerika Gunlukleri'ne benzerdi :-)
Adios.
Yorum Gönder