29 Kasım 2012 Perşembe

ELVADA SALENTO MERHABA POPAYAN


Sabah 6.30 da kalktım.Salento beni çok sevmiş olacak ki giderken yağmur yağıyordu.Toparlandım ve hostel hesabını akşam kapattığım için çantamı yüklenip otobüslerin kalktığı meydana çıktım.Her yer yine kapalı olduğu için marketten aldığım ufak keklerle daha önce bir kere içtiğim yerel kahveden bir kahveyle  kahvaltımı yaptım, burası kahve bölgesi diye bayağı bir kahve içtim buralarda.İnsan fark etmeden şartlıyor herhalde kendini.Tam kahvenin parasını ödedim otobüs kalkmak üzereydi.Bir saat içinde Armenia ya vardık.Oradan Popayan a direk otobüs olmadığı için Önce Cali diye bir şehre bilet aldım.Bu şehir aslında salsa şehri diye biliniyor ve hafta sonları eğlenceli oluyormuş.Ben hem salsa için biraz yaşlı ve hem de günlerden Çarşamba olduğu için bu şehri pas geçtim.Oldum olası şehirleri sevmem zaten.Tahmini 3 saat diyor kitaplar ama Kolombiya saati diye bir şey var buralarda, üstüne en az bir saat ekliyorsun.8 de bindiğim otobüs 12:30 da Cali ye vardı.Oradan tekrar Popayan a 13:30 a bilet aldım ve onunda aslında 3 saat sürmesi bekleniyor ama saat 17:30 da terminale vardım.Aslında yolculuklarda yazılacak pek bir şey yok.Biraz uyur uyanık vaziyette geçiyor, biraz müzik dinliyorum ama bir şey okumak mümkün değil zira yollar çok bozuk, sarsıntıdan bir şey okunmuyor.Arada sırada küçük kasabalarda otobüse seyyar satıcılar biniyor ve bizim Karaköy vapurlarında olduğu gibi bir şeyler satmaya çalışıyor.Bazen de yiyecek satanlar binip iniyor.Ama ben sıhhi nedenlerle pek bir şeyler almıyorum.Onun yerine otogarlardan alacağımı alıp, pek bu satıcılar yüz vermiyorum.Zaten onlarda bana, herhalde turist olduğumu anliyorlar.Popayan küçük bir şehir, o yüzden otogardan hostelime yürüyerek vardım.Bu sefer Trail Hostel diye bir yerde kalıyorum.Ama bu gece ilk defa 8 kişilik bir dorm ve kız erkek karışık.Yani durum biraz karışık nasıl yatacağım bakalım.Bütün yataklarda dolu, ben herhalde üstümdekilerle yatarım artık.Hostele eşyalarımı bırakıp 1 km ilerdeki şehir meydanına hem gezmeye hem de yemeğe çıktım. Gerçekten hoş bir görüntüsü var şehrin.Bütün evler beyaza boyalı ve fazla 2 katlı eski taş binalar.Tam iş çıkışına rastladığım için her taraf cıvıl cıvıldı.Biraz sokaklarda dolaşıp bir cafe restoran karışımı bir yerde crep oriantal yedim.İçinde et olmayan bir tek o varmış.Buralarda dikkatimi çeken bir diğer hususta öğlen herkes dışarıda yediği için bütün restorantlar açık ve dolu, akşamları ise herkes evinde yediği için sanırım çoğu kapalı veya ruhsuz.Sadece çok kaliteli birkaç restoran açık oluyor.Ama zaten benim de yemekle işim olmuyor pek.Aslında güzel yerel lokantalar var ama çoğu saat 6-7 gibi kapatıyor,cafeler hariç.Neyse yine akşam oldu ve ben yarın sabah erkenden San Agustin denen küçük bir kasabaya gideceğim, otobüs saat 6:30 da ve yol 5-6 saat tabii kolombiyan saatini hesap etmek lazım.

                                                                      28/11/2012 Çarşamba

1 yorum:

Cem dedi ki...

Hocam bu ne hiz?
Iki gun bakmiyorum, senin gunluk alip basini gidiyor.
Ayagina kuvvet.
Iyi seyehatler.