22 Şubat 2013 Cuma

LA BOCA MAHALLESİ VE RENKLER

Sabah kahvaltımı yaparken Boca’ya erken saatte gitmenin iyi olmayacağına karar verdim ve görmek istediğim bir başka yer olan merkezin batısında bulunan Albasto mahallesine gitmeye niyetlendim.Biraz uzak olduğu ve sonra Boca’da yorulacağım için metroyu kullandım.Yine 9:30 gibi yollara düştüm.Burada da New york’ta ki gibi metro hatları renklerle ayrılmış.Ben kırmızı hattı alarak Pueyrrcon durağında indim.Meğer bu mahalle Yahudilerin yerleşim yeriymiş.Takkeleri ile sokaklarda dolaşıyorlardı.Ayrıca çok fazla kumaşçıdükkanı bulunuyordu.Benim asıl görmek istediğim yer, çok eski bir yapıyıbozmadan yeni ve modern bir alış-veriş merkezi haline getirdikleri Abasto denen yerdi.Gerçekten dıştan, eski halini bozmadan çok hoş bir yer yapmışlar.İçinde bütün ünlü mağazaların dükkanları var.Bizim Capitol gibi bir yer.Biraz dolanıp, fotoğraf çektikten sonra yine metro ile merkeze döndüm.Daha sonra tabana kuvvet, yürüyerek bir fakir mahallesi olan ve İspanyolca’da ağız anlamına gelen Boca’ya gittim.Yaklaşık 1 saat kadar sürdü.Aslında burası bir liman bölgesi ve limanda çalışanların oturduğu derme çatma küçük barakalardan oluşuyormuş.İşçiler gemilerden artan boyalarla evlerini rengarenk boyamışlar.Sokak duvarları grafiti ile dolu.Asıl önemli turistik sokağıCaminata denen yer.Kısa ama açık hava cafeleri ve lokantalar ile dolu.Sokaklar tango yapanlar,resim yapanlar ve tabii ki turistlerle dolu.Burayı gezip asıl merak ettiğim bu mahallenin bir takımı olan Boca Juniors’un stadına ve müzesine gittim.Müzeyi gezdikten sonra bir de stad turu aldım ve soyunma odaları dahil her yeri gezdim.Adamlar herhalde maç bileti parasından fazlasını bu yolla kazanıyorlar.Zira çok kalabalık bir insan topluluğu vardı.1905 yılında kurulmuş,sarı lacivert renkleri var ve Arjantin’in River Plate takımından sonra ikinci önemli takımı.Çok fazla şampiyonlukları var.Ayrıca Maradona bu takımın bir sembolü olmuş.Saat 17:00 gibi ancak oradan ayrıldım ve tekrar yürüyerek hostele dönüyordum ki,yolda bir tango akademisi afişi gördüm.Burada bir tango gösterisi izlemeyi çok istediğimden hemen kapıda ki adamı soru yağmuruna tuttum.Meğer bu akşam 20:30 da 1 saatlik bir gösteri varmış.Üstelik bu akademinin içinde birde tango müzesi bulunuyor.Hemen gitmeye karar verdim.Hostele dönerek biraz dinlendim ve gösteri için tekrar çıktım.Biraz erken gittim ki müzeyi de gezebileyim diye.İyi ki de erken gitmişim, zira en ön koltuktan izledim.Bina çok eski ve hoş bir mekandı.İçinde gösteri için, küçük birde salonu bulunuyordu.Tango hakkında daha önce hiç ilgim ve bilgim olmadığı için, birdeİngilizce yazı bulunmadığından sadece resimlere baktım.Saat tam 20:30 da gösteri başladı ve 1 saat kadar sürdü.Çok güzel ve hoştu.Ayrıca bir adam çok güzel tango şarkıları söyledi.Keyifli bir gösteri sonrası hostelime geri döndüm.Geceleri pek sokağa çıkmıyorum ama tango uğruna bu gece izinliydim.Yarın ola hayrola, buluruz gidecek biryerler.

                                                                    21/02/2013 Perşembe





 


1 yorum:

Cem dedi ki...

Kitapci cok muthis gozukuyor.
Biz de birkac hafta once Ayca ile Amsterdam'daki Halk Kutuphanesi'ne hayran kalmistik.
Bizim memleket dogal guzelliklerde her yerle yarisir ama bu kitap meselesinde kiskanmamak elde degil.